YAVUZ SULTAN SELİM (I.SELİM)

   Padişah I. Selim en bilinen adıyla Yavuz Sultan Selim Osmanlı padişahı ve 88. İslam halifesidir.
  Babası II. Bayezid, annesi Gülbahar Hatun ve eşi Ayşe Hafsa Sultan'dır.
  Şehzadeliği Amasya'da geçmiştir. Yavuz Sultan Selim Amasya'da, devrin önemli insanlarından Arapça ve Farsça ile yüksek din ve fen dersleri almıştır.
  Tahtı devraldığı sırada 2 küsur km2 olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi çok kısa bir sürede çok fazla büyütmüş ve imparatorluğunda Osmanlı topraklarını 6 küsur km2ye çıkarmıştır.
  Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmıştır.
  Halifelik Abbasilerden Osmanlı hanedanına geçmiştir.
 Dönemin en önemli iki ticaret yolu İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçirmiştir. Bu ticaret yollarının ele geçmesiyle Osmanlı, doğu ticaret yollarını tamamen kontrolüne almıştır.  Yavuz Sultan Selim kesinlikle gösterişten, süsten ve ihtişamdan hoşlanmazdı, devlet malını israf etmeye çok karşıydı.  Yemek seçmez ve özellikle tahta tabaklar kullanırdı.
  Günümüzde çok bilinen bir yanlış var ki, Yavuz Sultan Selim'in çok bilinen portresi olduğu iddia edildiği, küpeli bıyıklı resim ona ait olmadığı ortaya çıkmıştır.
  Yavuz Sultan Selim'in saltanatı çok kısa bir dönem sürmüş olsa da, Osmanlı İmparatorluğu oğlu Sultan Süleyman döneminde altın çağını yaşamasına sebep olmuştur.
  Yavuz Sultan Selim, babası II. Bayezid' dan devraldığı boş olan hazineyi çok sağlam adımlar atarak sonuna kadar doldurmuştur.

  Bir rivayete göre ise, Yavuz Sultan Selim hazinenin kapısını mühürledikten sonra, şöyle bir vasiyette bulunmuştur: "Benim altınla doldurduğum hazineyi, torunlarımdan her kim doldurabilirse kendi mührü ile mühürlesin, aksi halde Hazine-i Hümayun benim mührümle mühürlensin."
  Bu vasiyet yerine getirilmiştir. Bu vasiyetinden sonra gelen padişahların hiçbiri hazineyi o derece dolduramamıştır. Bu yüzden hazinenin kapısı bu vasiyetten 400 yıl sonra olan Osmanlı'nın iflasına kadar Yavuz'un mührüyle mühürlenmiştir.
  Yavuz Sultan Selim Aslan Pençesi denilen çıban yüzünden vefat ettiği zaman oğluna, ağzına kadar dolu olan bir hazine, zamanın en güçlüsü bir ordu ve iç karışıklıklara son verilmiş güvenli bir devlet bırakmıştır. 

                                     
                                                                    KAYNAK

  Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi'nden sonra Batı Seferi'ne başlamak amacıyla Edirne'de yola çıktığı zaman sırtında bir çıban çıktığı görülmüştür. Bu sırtında çıbandan ötürü rahatsızlanmıştır. Bu çıban, Şirpençe veya Aslan Pençesi ismiyle bilinmektedir.
  Yavuz Sultan Selim çıkan çıbanın alınmasına rağmen yine de açılan  yara gitgide büyüdüğü için acı çektirmiştir. Hareket dahi edemeyecek kadar yorgun düşen Yavuz Sultan Selim, artık tedaviden ümidini kesince Edirne'de olan Veziriazam Piri Mehmed Paşa, vezir Çoban Mustafa Paşa'yı ve Rumeli Beylerbeyi Ahmed Paşa'yı acele yanına çağırıp vasiyetini söylemiştir. O sırada yetişmesi için Manisa Valisi olan tek oğlu Şehzade Süleyman'a haber gönderilmiş fakat oğlu gelmeden bulunduğu köyde vefat etmiştir.

  Yavuz Sultan Selim'in naaşı, Edirnekapı'da karşılanıp, hazırlanmış olan tabutuna konulmuştur. Fâtih Sultan Mehmed Camii'nde cenaze namazı kılınmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde Yavuz'un cenaze namazını kılmıştır ve Yavuz'un naaşını Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye defnettirmiştir.